CST, son derece nazikçe ve yumuşak bir şekilde uygulanan fakat aynı zamanda son derece güçlü bir şifa yöntemidir. Basit ağrı ve acılardan, inatçı kronik sağlık sorunlarına kadar birçok alanda yardımcı olabilecek bir yöntemdir. Kraniosakral Terapi, terapistin vücuttaki "kranial ritmi”ni kontrol ederek kuyruk sokumundan kafatasına kadar olan bölgenin belirli noktalarına hafif basınç uyguladığı bir yöntemdir. Kraniosakral Terapi, vücut içi sıvısının hareketliliğine ve dengelenmesine, merkezi sinir sistemindeki negatif etkilerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olur. CST, vücut kasları ve yumuşak dokunun rahatlaması, kemiklerdeki hareketliliğin sağlanması ile vücudun kendi kendini iyileştirmesi durumunun öne çıkmasını sağlar.
Kraniosakral Terapi Nedir?
Hareket hayat demektir ve hareket olmadan hayat olmaz. Kalbin atışını, kanın pompalanmasını ve sindirim sisteminin hareketlerini düşünün. Bunların hareketi olmadan vücut varlığını sürdüremez. Ve vücudun en temelinde beyin ve omurilik mevcuttur ve bunlar kemiklerle korunmaktadır. Etraflarında ise özel bir sıvı olan cerebrospinal sıvı (CSF) vardır. CSF tüm vucudu dolaşır ve bu sıvının hareketi okyanusların hareketine benzer ve "gelgit" şeklinde adlandırılır. Vücudun temelindeki bu derin hareket dokularda ve organlarda yerini bulur, öyle ki ideal bir vücutta, vücudun tüm parçalarında senkronize ve armonik bir ritm vardır. Doğal olarak ideal vücut yoktur. Vücutlarımız, fiziksel ve duygusal stresle, hayatın birçok zorluklarıyla karşılaştıkça büzüşür (contract) ve bu büzüşme "gelgit"in akışını engeller ve bozar. Bu durum aynen şunun gibidir: Gelen "gelgit" kayalıklı bir sahile gelir ve kayayı görünce bir yol bulmak zorundadır. Vücudun tam donanımlı olduğu durumlarda bu blokaj geçicidir ama eğer stresler çok sık tekrarlanıyorsa veya şok çok büyükse, blokaj gitgide büyür ve sonunda rahatsızlıklara ve acılara yol açar. Hayatımız boyunca pek çok değişik blokaj biriktirir ve yayarız. Bazen vücudumuzun kendi iyileştirme yöntemlerini kullanmayı başarırız, bazen da yardıma ihtiyaç duyarız. CST terapistinin hafif dokunuşları vücut sıvıların akışlarında bu blokajları tespit etmesine ve bu bilgiyi vücuda geri yansıtmasına, böylelikle de vücutta armoninin tekrar oluşturulması için gerekli kaynakların biraraya getirilmesine yardımcı olur.
CST terapistinin hastanın Kraniosakral sistemi ile çalışması, sistemin doğal olarak tekrar organize olma dürtüsünü harekete geçirir ve bu biriktirilmiş acı, gerginlikler ve rahatsızlıkları serbest bırakır ve hastanın tüm varlığını optimum seviyesinde işleyebileceği daha dengeli ve düzenli bir duruma getirir. CST terapistinin gerçek anlamda hastaya bir şey yaptığı düşünülmemelidir. Terapi süreci, terapistin hastanın vücudunun kendi canlılığını ve şifa kaynağını bulmaya yardımcı olması olarak diyebiliriz.
İzmir Özel Eğitim Merkezi